Pandemi Sürecinde Oluşan Psikososyal Risk Etmenleri

Avrupa Birliği (AB), Covid-19 pandemisi kısıtlamaları sürecinde üye ülkelerde ve Euro Bölgesi’nde işsizlik oranlarının arttığını duyurdu. AB İstatistik Kurumu Eurostat’ın açıkladığı verilere göre AB ülkelerinde mayıs ayında yüzde 7,0 olarak kaydedilen işsizlik oranı haziran ayında 7.1’e yükseldi. İşsizlik oranı aynı süreçte Euro Bölgesi’nde de tüm AB ülkelerine paralel olarak artarak yüzde 7.7’den 7.8’e çıktı. Eurostat, yaklaşık 12.5 milyonu Euro Bölgesi’nde olmak üzere AB ülkelerinde 15 milyonu aşkın insanın işsiz olduğunu tahmin ediyor. (haber kaynağı; 30.07.2020, https://tr.euronews.com/)

      Yukarıda yer almakta olan haber, işsizliğe ilişkin global ekonomik mücadelenin ciddi bir boyuta ulaşmış olduğunun sadece bir göstergesi. Biyolojik risk etmenleri, iş sağlığı ve güvenliği süreçlerinin topyekün pandemi mücadelesine rağmen sosyal yaşam alanlarına kafa tutar bir şekilde tüm Dünyanın 2 seneye yakın bir sürede içine kapanmasına sebep oldu. Ülke gündeminin %90 ı Covid -19 olurken, yaşanan ekonomik daralmanın etkisi işsizliği tüm dünya düzeni kapsamında artırmış oldu.

      “Artan işsizlik oranları ve sosyal yaşamın devre dışı kalması, anksiyete bozukluklarında artış gösterdi.”

 

      Aşının bulunması ve aktif olarak uygulanmasıyla birlikte, hizmet ve mal üretiminin tekrar artmaya başlaması, alınan önlemlerin kanıksanarak farklı çarelerin gündeme getirilmeye .çalışması psikolojik olumsuz bulguları da gündeme getirmeye başladı. Üretimden uzak durmak, kişilerarası iletişimsizliği doğururken; hizmet odaklılık esasındaki temel ilkeler hizmet sektörü kapsamında olumsuz yönde etkilenmiş oldu.

 

      Geleceğin yeni riski, psikososyal risk etmenleri!”

 

      Teknolojinin hızla gelişmesi, üretimin artan nüfusa bağlı bir şekilde çevre kirliliklerine sebep olması, makineleşmeye bağlı insan ilişkilerinin zarar görmesi derken; pandeminin sosyal yakınlığa karşı oluşturduğu bulaşı tutumuyla birlikte, işsizlik oranını artırmasına sebep olması anksiyete temelini kanıksattırdı. Durum böyle olunca, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu için söz konusu olan psikososyal risk etmenleri adına karar vericilerin  daha güçlü bir değerlendirme yapma zorunluluğu ortaya çıkmaya başladı. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, bu bağlamda daha aktif bir rol oynayacak gibi görünüyor.